Bir Yerel Yönetimler Dehası:

Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen

8 Kasım 1937’de, Ulu Önderimiz Atatürk’ün aramızdan ayrılışından bir yıl önce Eskişehir’de doğmuş…

Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen…

Türkiye, Yılmaz Hoca’yı Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, vizyoner bir belediye başkanın kentinin kaderini nasıl değiştirdiğini izleyerek tanıdı. Köhne bir orta Anadolu kenti olan Eskişehir, bugün yurdun dört bir yanından turistik gezilerin düzenlendiği; kültür ve sanat eserleriyle, müzeleriyle, “istenince olabiliyormuş” dedirten güzellikleri ile bir mucizenin adı oldu.

Oysa Eskişehirli yurttaşlarımız Yılmaz Hoca’larını bir başka mucize ile Anadolu Üniversitesi’ni yoktan var eden insan olarak tanıyor ve seviyordu. Büyükerşen, resim ve heykel gibi sanatlardaki ustalığını Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü döneminde bu bilim yuvasına açtığı bölümlerle, özel yaşamında ise balmumu heykelleriyle göstermişti.

// HİÇ VAZGEÇMEDİ…

19 yıldır Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Yılmaz Büyükerşen, bu özelliğini yönettiği kentte fazlasıyla hissettiriyor. Kenti süsleyen heykeller kimi zaman tepki toplamış, yobazların saldırılarına uğramış, zarar görmüş olsa da; Yılmaz Hoca vazgeçmemiş. Kendi adını taşıyan Türkiye'nin ilk balmumu heykel müzesini ise 19 Mayıs 2013 tarihinde açmış.

Yılmaz Hoca ile tanışma mutluluğuna sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Ege Bölgesi Sanayi Odası yönetiminde görev aldığım yıllarda Odamıza kazandırdığımız ve bugün giriş katında sergilenen Mustafa Kemal Atatürk’ün balmumu heykelinin yapımı sırasında tanışma imkânı buldum kendisiyle…

Israrımızı kırmayarak İzmir’de misafirimiz olduğu akşam, hayatımın en kıymetli saatlerinden biriydi benim için. Sohbetimiz sırasında kendisinin sözünü kesip soru bile sormamış, anlattıklarını can kulağıyla dinlemiştim.

Londra’daki yüksek eğitim yıllarını, Madame Tussot Müzesi’ne yaptığı ilk ziyareti, orada gördüğü Atatürk’e benzemeyen ilk balmumu heykel ile ilgili zamanın Türk Büyükelçisine yaptığı ziyaret ve duruma itirazını, balmumu heykel yapmaya ilk o an karar verdiğini, Türkiye’ye dönünce çektiği akıl almaz zorlukları dinlemiştim Yılmaz Hoca’dan.

// ADIYLA MÜSEMMÂ BİR İNSAN…

Adeta adıyla müsemmâ olan, güçlükler karşısında yılmayan bu bilim insanını daha yakından tanımak büyük keyif vermişti bana.  Atatürk’ün gerçek fiziki ölçülerini bulmak için gösterdiği çabaya hayran kalmıştım. Onu dinledikçe, bir insanın çok istediği takdirde neleri başarabileceğini bir kez daha görmüş, başarının şifrelerine tanıklık etmiştim.

Çünkü yapılmak istenen Yılmaz Büyükerşen için değil, bu topraklarda yaşayan her renkten insanın hayrı için gerekliydi.

Yılmaz Hoca’nın bugün Eskişehir’deki mucizelerine, 19 yılda bir kenti nasıl baştan yarattığına hep beraber şahit oluyoruz. Sadece ona oy verenlerin değil, tüm kentin ve elbette tüm Türkiye’nin saygı ve sevgisini kazanan bir Atatürk evladıyla karşı karşıyayız.

Görünen o ki kaynak yok ise yaratılabiliyor, halk ile omuz omuz verince başarabiliyorsunuz. Mazeret üretmek yerine cazibe yarattığınızda ve halkın gücünü ve desteğini yanınıza aldığınızda, yolu onlarla birlikte yürüdüğünüzde, üstelik bunu yaparken “o bizdendir, diğeri bizden değildir” demediğinizde, herkesi kucakladığınızda zor olan kolay, uzak olan yakın olabiliyor.

// YEREL YÖNETİMLER AKADEMİSİ

Sevgili Yılmaz Büyükerşen Hocam’dan o güzel sohbetin sonunda bir isteğim olmuştu. Türkiye’de yerel yönetimlerde görev almak isteyen insanlarımız için, Eskişehir’de bir “Yerel Yönetimler Akademisi’’ kurulmasını istemiştim. Bu akademiye parti ayrımı gözetmeksizin tüm insanlarımız gelmesini, altı ay boyunca hem teorik hem de uygulamalı eğitim görmelerini; Yılmaz Büyükerşen gibi,  Aziz Kocaoğlu gibi yerel yöneticilikte marka olmuş isimlerin adayların vizyonlarını değiştirmelerini istemiştim.

Bu proje Büyükerşen Hoca’nın liderliğinde gerçekleşmelidir. Yerel yönetimlerdeki akıl almaz israfı, işbilmezlikleri, partizanlıkları gördükçe Yerel Yönetimler Akademisi’ne duyulan ihtiyacın büyüklüğünü daha iyi anlıyoruz...